Ana içeriğe atla

Tatsız Kelimeler Serisi

Bu blogda yapmak istediklerimden biri, mimari kelimeleri incelemek... Kelimelerin kökenine büyük bir ilgim var, on yılı aşkındır internette bolca erişilebilen iyi kaynaklar sayesinde kelimelerin kökenleri hakkında merakımı giderebiliyorum. Dahası, Türkçenin diğer bazı güçlü dillerle (Avrupa dilleri, Farsça, Arapça...) eskiye dayanan bağlantılarını keşfedebiliyorum. Bunlar gerek etimolojik, gerek semantik (anlama dair) bağlantılar. Ve yine görüyorum ki bugün özellikle mimari sahada kullandığımız kelimelerin çoğu maalesef  köksüz ve tatsız kelimeler. Üstelik dilimizin geçmişinde bir hayli köklü ve lezzetli kelimeler var olmasına rağmen...

Bu yazı dizisinin konusu ve amacı bazı sağcı muhafazakar entelektüellerin yaptığı gibi dil devrimini yermek ve öncesindeki Geç Osmanlıca (veya Yeni Osmanlıca) kelimelerini övmek değildir (haklı olduğu yanları varsa da). Aslına bakarsanız mimarlık gibi çoğu sahada ortaya konmuş Geç Osmanlıca terimler de tıpkı Dil Devrimi Öz Türkçe terimleri gibi uydurmadır. Osmanlı münevver zümresinin 19uncu yy. ortalarında başlayıp 20nci yy başlarına dek süren bir girişimidir. Özellikle Fransızca teknik  terimlere Osmanlı yazı dilinden karşılıklar bulunmuştur. 15inci yy ortasında çıkıp yerine oturan Osmanlı yazı dili, kelime haznesi Arapça Farsça olan tuhaf bir Türkçedir ve adı üstünde sadece yazılabilir, konuşulmaz. 19uncu yüzyıldaki Geç Osmanlıca ise teknik terimler kılığında bu tuhaf kelimelerin bir nebze günlük yazı diline ve konuşma diline devşirilmesini sağlamıştır. Arapça ve Farsça karışımı asıl Osmanlıcadan karşılık uydurmaktan ibarettir. Aslında münevverlerin (aydınların) gayesi, çok kısıtlı bir saray çevresinde kullanılan bir yazı dilini topluma yaymaktır. İngilizcede çok eskiden beri gelen bu süreç bir kaç on yıla sığmaya çalışırken Cumhuriyet sonrası özleşme hareketiyle başka bir şeye dönüşmüştür. Bu sefer uydurulan terimler Arapça ve Farsça yerine öz Türkçedir, fakat bu hareket de en az Yeni Osmanlıca kadar hatalarla doludur ve aceleye gelmiştir. Yine de toplum tarafından büyük oranda kabul görmüştür. Toplumun başka çaresi yoktur. Sonuç olarak, dil ve kavramlar hakkında az çok bilgisi olan bir insanın konuşurken adeta dilini ısıran hayli kelimemiz var artık. Bana kalırsa bu kelimeler pratik olarak işe yarasa da insanların bazı derinlikli şeyleri kavramasını zorlaştırıyor.

Yeni Osmanlıca ile Öz Türkçe, sağcı/muhafazakar grup ile solcu/ilerici grup arasında hep bir çekişme konusu olmuştur. Bu yazı dizisindeki amaç, geçmişteki bu iki nahif girişimin çok daha ötesinde, kelimelerin derin ve sağlam köklerini keşfetmek, teknik ve günlük kavramlara karşılık bulunacaksa da bunlarla bulmaktır. 


Yorumlar